26 Mart 2014 Çarşamba

SİYAH İNCİ



    Bu yazımı benim gibi zeytin hastası olanlar için yazmak ve bildiklerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Bilmeyenler için evimizde kendi zeytinimizi kurmak oldukça basit aslında.
Her ürünün olduğu gibi zeytinin de bir hasat dönemi var. Bölgeden bölgeye değişiklik gösterse de genelde Ekim ayında zeytin hasadı yapılır.

Hasadımızı yaptıysak gelelim zeytinlerimizi nasıl kuracağımıza.

Zeytinleri topladıktan sonra. Başlıyoruz güzelce ayıklamaya.Endüstriyel üretim yapmayacağımız için zeytinleri boy boy ayıklamaya gerek yok. Sadece kabuğu zedelenmişlerini,yumuşamışlarını ve hastalıklı gözükenlerini ayıklamamız yeterli olacaktır.

Ayıkladıktan sonra zeytinlerimizi güzelce yıkıyoruz. ve Salamura suyunu hazırlıyoruz. Zeytin yapımında tavsiye edilen tuz kaya tuzudur. Normal sofra tuzu kullanır isek Zeytinlerimizin çok kısa zamanda yumuşayıp,bozulmasına neden olabilir.

Tuz oranı ne kadar diye soracak olursanız. Her bir litre su için 6 silme yemek kaşığı tuz kullanıyoruz.

Ayıklanmış,yıkanmış zeytinler cam kavanoza alınır. Üzerine gelecek şekilde hazırlanmış olduğumuz salamura suyu konulur.Zeytinler salamura suyunun içine tamamen gömülür fakat zeytinler  içinde fazla serbest şekilde olmamalıdır. (sıkı sıkı doldurulmalıdır). Salamura suyuyla kavanozun kapağı arasında hava boşluğu kalmaması gereklidir.

Zeytinler salamuraya konulduktan sonra su'da ki tuz zeytinlere geçmeye başlayacaktır bu yüzden tuz oranı düşecektir.Bunun için yaklaşık bir hafta sonra 2-3 yemek kaşığı daha tuz ilave ederiz.


Peki zeytinlerimizi nasıl muhafaza etmeliyiz ?

Zeytinlerimiz için ideal olan muhafaza şekli oda sıcaklığı ve güneş almayan bir yerdir. Ara da sıra da kontrol ederek salamuranın üzerinde oluşan küfleri temizleriz ve kavanozları ters düz çevirip sallarız.Bu işlemi zeytinlerimiz olgunlaşıncaya denk sürdürürüz.
Bu şekilde zeytinlerimiz yaklaşık 6 ay içinde olgunlaşır ve yenmeye hazır hale gelir.


Kurduğunuz zeytinler belki de ilk seferde istediğiniz gibi olmayabilir. Hemen pes etmeyin. Bir kaç kez yaparak kendi sevdiğiniz zeytini elde edebilirsiniz. Kendi zeytininizi kendiniz kurmaya başladıktan sonra,kendi zeytin yağınızı da yapmaya başlayabilirsiniz. Kendi topladığınız zeytinleri,zeytin yağı fabrikalarına götürüp işleme verip,kendi yağınızın oluşumunu izleyebilirsiniz ve gönül rahatlığıyla o muhteşem lezzeti tüketebilirsiniz.

 Emin olun kendi yaptığınız zeytinlerin ve zeytin yağının lezzeti bir başka olacaktır ve artık başka zeytin yiyemeyeceksiniz :)








21 Mart 2014 Cuma

SIFIR YAĞ


BOOOZAAAAAA


Haydi gelin beraber kış gecelerinde içimizi ısıtan o mis gibi Boza nedir bir bakalım.

Boza;darı irmiği ,su ve şekerden üretilen bir kış içeceğidir.İçinde A,B,C ve E vitaminleri bulunmaktadır.
Protein,karbonhidrat,demir,çinko,fosfor açısından da oldukça zengindir.
Boza mayalanması sırasında içinde laktik asit üretir.Ender gıda maddelerinde bulunan bu asit,çok değerli olduğudan,hazmı kolaylaştırıcı bir etkisi vardır ve içinde 0 yağ bulunmaktadır.

Bilinen en eski Türk içeceklerindendir.

   
      Gelelim bozanın faydalarına


  • Gribe yakalanma riskini düşürür.
  • Mide üzerinde olumlu etkileri olduğundan mide yanmalarını azaltır ve mideyi güçlendirir.
  • B vitamini açısından zengin olduğundan zihinsel yorgunluğun giderilmesini sağlar.
  • Kış aylarında bolca tüketilen bozanın öksürüğü azalttığı da bilinir.
  • Hazmı kolaylaştırıcı bir etkisi vardır.
  • Büyüme çağında ki çocukların gelişimine katkı da bulunmaktadır.
  • Son zamanlarda yapılan araştırmalar sonucunda kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini  azalttığı da  bilinmektedir.
  • Süt yapıcı etkisi olduğundan hamilelere önerilir.
  • İçinde bol miktarda vitamin olduğu için sporculara da tavsiye edilir.




Boza;mayalı ve gıda bakterilerinin yaşadığı bir içecek olduğundan koruma şartları çok önemlidir.Şişelenmesi sırasında fermantasyon devam ettiğinden çok hızlı tüketilmesi gerekir.

Boza sokakta ve dükkanlarda bozacılar tarafından satılır ve tabi ki işin aslını bilen ustalar tarafından yapılmaktadır. Bunlardan en iyisi denilebilecek olanlardan  biri Vefa Bozası'dır.


Evde boza yapmayı denemek isteyenler için ;

Malzemeler

3 bardak bulgur
2 Kahve fincanı prinç
3 bardak toz şeker
1 bardak eski boza ya da kibrit kutusu büyüklüğünde maya

Yapımı

Bulgur akşamdan bol su ile ıslatılır.
Ertesi gün bulgur ve prinç iyice ezilinceye kadar pişirilir.
Mikserle çırpılır ve ince süzgeçten geçirilir.
Bu karışım hafif ateşe konulur ve içine şeker atılır,eriyinceye kadar karıştırılır. Sonra ateşten alınır.
Bir yerde ılınmaya bırakılır , arada bir karıştırılır.
ılındıktan sonra içine eski boza ya da ılık suyla ezilmiş maya katılır. İyice karıştırılır.
Bu karışımın ağzı kapatılarak 20-25 derecelik bir yerde ara sıra karıştırılarak 2-3 gün bekletilir.
İçinde göz göz  hale gelmiş kabarcıklar görülürse bozanız olmuş demektir:)
Serin bir yere alınır ve soğuk servis yapılır isteğe bağlı olarak üzerine sarı leblebi ve tarçın ilave edilir
 ve afiyetle içilir...





5 Mart 2014 Çarşamba

Fusion Cuisine

 Füzyon mutfağına merhabalaar diyerek başlayalım :)

Füzyon mutfağı günlük hayatımızda artık çoğu yerde duyduğumuz bir kavram haline geldi diye düşünüyorum.

Peki gerçekten nedir bu ' Füzyon Mutfak' ?

Ve biz bu kavramdan ne kadar haberdarız ?

Gelin önce birlikte Füzyonun kelime anlamına bir bakalım.

Füzyon;birleşme,kaynaşma demektir. Yani buradan yola çıkacak olursak az çok tahmin edebiliriz.
Kimyada tepkimelere verilen genel bir terim olmakla beraber,dilimize sonradan girmiş ve popülaritesi baya yüksek ve şaşalı bir kelimedir. Ama kelime anlamına baktığımızda bize hiçte uzak gelmediğini görmüş olduk.

Füzyon;kaynaşma,bütünleşme demiştik. Yani farklı milletten insanların, farklı yerlere yaptığı göçler sonucunda kaynaşan kültürlerin ortaya çıkarttığı bir akım diyebiliriz.

California ve Avustralya'ya yapılan göçler sonucu bu akım yaygınlaştı ve tuttu. İngilizi,Fransızı,Çinlisi, vs geldi ve bunların mutfakları arasında bir füzyon oluştu.

Bizim mutfağımıza bakacak olursak; Bizim mutfağımız zaten farklı kültürlerin etkisini görmüş  ve gelişmiş bir mutfak. Füzyonun en güzel örneği Osmanlı mutfağı değil mi sizce de bir düşünürsek ?
Osmanlı topraklarında yaşamış olan bir çok milletin ve bir çok kültürden bir çok şey var mutfağımızda.
Bu yüzden Füzyon mutfağına en güzel,en yoğun örnekler, Osmanlı mutfağından verilebilir.

Bir örnekle bakacak olursak; 'Kebap' Türk Füzyon mutfağının bir ürünüdür aslında.
 Nasıl mı ?
Kebap;Asya ve Arap mutfağından sonra Türk mutfağının Füzyonuyla gelişmiş bir yemektir aslında. Türkiye'de  1950'ler de yaygınlaşmıştır.

Füzyon bir açıdan da ; Yemeğin ve mutfağın  ' Küreselleşmesi ' anlamına gelir.
Bir çeşit Mutfak devrimidir aslında.
Dünya mutfaklarına ait farklı yemek anlayışlarının sentezlenip , yeni mutfaklar, yeni yemekler ve yeni lezzetlerle yaratılıp bir araya gelmesi de diyebiliriz.

Örneğin ; Türk mutfağından bir kebap yemeğinin, yeniden yorumlanıp, onu bir Uzakdoğu garnitürü ile  ya da Bir Fransız sosu ile sunulması  ve bu şekilde yeni yemekler üretilmesi.








1 Mart 2014 Cumartesi

Kahve Severler & Kopi Luwak





Merhabalar Kahve severler…

Bu yazımda sizlerle benim de yeni duyduğum fakat yazmaya zaman bulamadığım bir konuyu paylaşacağım, eminim aramızda sizlerden de benim gibi bu zamana kadar duymamış olanlar olabilir. Ne kahvesi derseniz şöyle bir bakalım…


Kahve denilince akla ilk gelen ülkelerden birisi Brezilya’dır. Fakat Brezilya kahvesi bile bir Rakun’un dışkısından çıkan kahve çekirdekleri kadar lezzetli ve değerli olamıyor.


Nasıl mı  ?

Bir tür kedi cinsi olan Rakunlar yemiş ağaçlıkların bol olduğu yerlerde yaşarlar ve hem etobur hem de otobur canlılardır. Rakunlar genelde yıkayıcı isimleriyle de anılmaktadırlar. Bunun sebebi avlamış oldukları hayvanları suya batırıp çıkartıp temizlemiş olmalarıdır. Civet kedilerinin miğdesinde bulunan bir enzim sayesinde çekirdeğin aromaları farklılaşıyor. Gerekli fermente işlemlerinden sonra doğru kavurma teknikleri ile içilebilir hale geliyor.


Peki ya Kahve  ??

Rakunlar ömürlerinin çoğunu ağaç üzerlerinde geçirirler. Kahve ağacına çıkarak kahve çekirdeklerini yemek keyifle yaptıkları bir iştir. Fakat kahve çekirdeklerini çiğneyemedikleri için oldukları gibi sindirim sistemine gider ve kahve çekirdekleri sindirim sisteminde  asit vb enzimler ile bir tür fermentasyona girerek tekrar boşaltım sisteminden çıkarlar. Endonezya da bir kuruluş tarafından üretimi yapılmaktadır. Endonezya’da Yıllık 450 kilo Kopi Luwak toplanır. İşlemler sırasında ortalama 75 ila 100 kilo kadar fire olur. Akabinde ortalama  350 kilo yıllık üretim olur. Bu 350 kilonun  %80’i Japonya ve Asya ülkelerine, %10’u Abd ve kalan %10’u diğer ülkelere yayılır. Kahve Borsasında gerçek olduğunu ispatlamak için kalıp (Dışkı) halinde satılmaktadır.


Başka bir hayvan da kahve çekirdeği yiyip bu sonucu veremiyor. Bu nedenle çok pahalı. Türkiye’de de bu kahveden bulabilirsiniz. Tefal Shoplar’da ve Esse mağzaların’da  bulunan Kopi Luwak  15 içimlik kutularda satılıyor ve bu kutunun satış fiyatı  990 tl. Evde yaparsanız fincanı 66tl ye geliyor. İngiltere’de bir cafe’de içerseniz fincanı 125 pound. Siz siz olun Bir rakun yakalarsanız kaçırmayın J